Bir tasarımda kolay bir görünümle kullanıcı deneyimini geliştirmek önemlidir. Kendimizi hemen bir kullanıcı yerine koyalım. Günlük olarak gezdiğimiz ve alışveriş yaptığımız sitelerde aslında ne isteriz? Sadelik ve kolay ulaşılabilirlik…
Isaac Newton, “Doğa sadelikten memnundur” der.
Soru şu ki; herkesin sadelik anlayışı aslında aynı mıdır? Sadeliğin, bizi çeken ve buluşturan her şeyi net bir şekilde bize sunan ve anlayabilmemizi sağlayan nitelik olduğuna inanırız. UX, aslında bir ürünün tasarım, markalaşma, globalleşme ve kullanılabilirlik deneyimini hep en üstte tutar ve bu yönde sahiplenir.
Basit ve kullanımı kolay olan bir ürünü, kullanıcı dostu hale getirmenin en önemli özelliğinin sadelik olduğunu anlıyoruz.
UX’te sadelik, istediğimiz önemi görmüyor çünkü ‘karmaşık tasarımlar’ ile ‘basit tasarımlar’ı günümüzde karşılaştırdığımızda aslında karmaşık tasarımların daha çekici olduğu herkes tarafından yaygın bir fikirdir.
Bugün insanların odak noktasını çekmek zor iştir. Kanada’da yapılan bir araştırmaya göre insanların odak sürelerinin, 2000 yılından bu yana, ortalama 12 saniyeden 8 saniyeye düştüğü belirtilmiştir.
Çünkü artık bilgiler kolay ulaşılabilir bir hal almıştır. İnsanların hareket noktaları genişlemiş ve çok fazla seçeneğe sahiptirler. Bir sayfada kullanıcının ziyaret süresi oldukça kısa zaman içerisinde gerçekleşir ve gelen kullanıcıya karmaşık bir tasarım ile karşılamaktansa sade ve anlaşılması kolay bir tasarım ile onun dikkatini çekmek çok daha sağlıklı bir deneyim sunacaktır.
UX tasarımcıları olarak kullanıcıları karmaşık yapıdan kurtarmak için işleri adım adım düzeltmeye çalışıyoruz. İşleri basit bir halden karmaşık hale getirmek kolay fakat bunun tam tersini yapmak bir güç istiyor ve bunu yaparken aslında birçok zorluklarla karşılaşıyoruz.
Karmaşıklığı tamamen ortadan kaldırmak mümkün müdür? Aslında değildir; ancak bir şekilde biçimlerini değiştirmek ve geliştirmek mümkündür.
Tasarımlarda sadeliği dengelediğimizde aslında projelerimizi bir sonraki aşamaya taşıyarak kullanıcı deneyimini arttırabiliriz.
Bir örnek incelemek gerekirse Skyscanner sitesinin giriş sayfasını ele alabiliriz. Siteye ilk girdiğimizde renk kılavuzunun marka kimliği ile uyumlu bir şekilde tasarlandığını ve kullanıcıyı rahatsız etmeyecek şekilde bir renk paleti seçildiğini gözlemliyoruz.
Form yapısının tek bir düzlemde basit ve tüm arananların aslında bir arada olması ama karışık durmasının sebebi boşlukları doğru kullanımdan geliyor. CTA butonu ise hem renkleri hem de doğru bir wording kullanarak kullanıcıyı harekete geçirmeyi hedeflemiştir. Ayrıca inputların içine örnek bilgileri ekleyerek kullanıcıya ne araması gerektiğinin bilgisi verilmiştir.
Bir diğer örnekte ise; gelen ziyaretçiyi site bir banner ile karşılıyor ve form yapısına ulaşmak için kullanıcıları scroll ettirdiğini gözlemliyoruz. Son zamanlarda kullanıcıların scroll tembelliğinden dolayı sitelerde ziyaretçi kaybı olduğunu söyleyebiliriz.
Form yapısına geldiğimizde ise gidiş-dönüş tarihi daha büyük bir yapıda verilmiş ve tarih seçildiğinde ise kullanıcıların aksiyon alabilecekleri bir buton yapısı yok. Bu durumda kullanıcıların sayfadan çıkıp tekrar arama yapması gerekecek. Yani daha karmaşık bir yapıda ve fazladan aksiyon aldırmış olup kullanıcıları kaybetme olasılığı bu noktada daha yüksek olabilir.
Bir web sitesinin amacı dönüşüm ve trafik sağlamaktır; ancak bunu iyi bir deneyim sunmadan yapmak zor olacaktır. Basitliği ve sadeliği göz önünde bulundurarak UX tasarım prensiplerine bağlı kalmalıyız.
Diğer yazılarda görüşmek dileğiyle 🙂